Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bandirmacom İnstagram

Kendimizi iyi hissediyor muyuz?

Günümüzde birçok kişi “iyi hissetme” zorunluluğu altında eziliyor. Sosyal medya paylaşımları, kişisel gelişim dünyası, motivasyon sloganları… Her şey bizden sürekli güçlü, pozitif ve ayakta olmamızı bekliyor. Peki ya üzgünsek? Yorgunsak? Kafamız karışıksa? O zaman ne yapacağız? İşte yanıtı…

Günümüzde birçok kişi “iyi hissetme” zorunluluğu altında eziliyor. Sosyal medya

NEV Esentepe Hastanesi’nden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, duygu regulasyonu hakkında bilgiler verdi.

“İYİ HİSSETMEK ZORUNDA DEĞİLİZ”

Günümüzde birçok kişi “iyi hissetme” zorunluluğu altında ezildiğini söyleyen NEV Esentepe Hastanesi’nden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, “İyi misin?” Bu soru bazen dostça, bazen otomatik bir refleks gibi hayatımıza yerleşmiş durumda. Ama asıl mesele şu: Neye göre iyi? Kime göre? Sosyal medya paylaşımları, kişisel gelişim dünyası, motivasyon sloganları… Her şey bizden sürekli güçlü, pozitif ve ayakta olmamızı bekliyor. Peki ya üzgünsek? Yorgunsak? Kafamız karışıksa? O zaman ne yapacağız?
Ben bir klinik psikoloğum ve danışanlarımın çoğu terapiye “kendimi artık iyi hissetmek istiyorum” diyerek başlıyor. Ama çoğu zaman terapinin ilk durağı iyi hissetmek değil; ne hissettiğini anlamaya, tanımaya çalışmak oluyor.

“HER DUYGUNUN BİR ANLAMI VAR”

Duygularımızın ister neşe, ister öfke, ister utanç olsun rastgele ortaya çıkmayacağını ifade eden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, “Her biri bir mesaj taşır. Kaygı bize bir belirsizliğin içinde olduğumuzu söyler. Öfke çoğunlukla sınırlarımızın aşıldığına işaret eder. Üzüntü bir kaybı, bir vedayı, bir eksilmeyi fısıldar. Ama çoğumuz bu duyguları hemen “düzeltmeye”, “geçirmeye” çalışırız. Sanki hissetmek başlı başına bir bozuklukmuş gibi. Oysa iyi olmak demek, her zaman mutlu, huzurlu, dengede olmak demek değildir. İnsan olmak; inişli çıkışlı, çelişkili ve geçici hallerin içinde yol alabilmektir. Zaman zaman kaybolup sonra yeniden kendini bulmaktır.

“TOKSİK İYİMSERLİK: GÜLÜMSE GEÇER Mİ?”

Bu noktada bir kavramdan bahsetmek gerekiyor. Bu da toksik iyimserlik.
Yani her şeyin olumlu yanını görmeye çalışmak, her duyguyu “çözmeye” kalkmak. “Boşver, üzülme”, “Olumlu düşün, geçer”, “Her şey bir sebeple olur” gibi cümleler ilk bakışta destekleyici gibi görünse de aslında kişinin yaşadığı duyguyu geçersizleştirir. Bu da bireyi yalnızlaştırır. Çünkü insanın ihtiyacı olan şey çoğu zaman çözüm değil, anlaşılmaktır. Bir düşünün. En son kötü hissettiğinizde birinin sadece sizi dinlemesine, duygunuzu onaylamasına ne kadar ihtiyaç duydunuz?

DUYGULARLA KALABİLMEK!

Terapide sıkça söylediğimiz bir şey vardır: “Bir duyguyu yaşamadan dönüştüremezsiniz.” Yani öfkeyi bastırmak, kaygıyı yok saymak, üzüntüyü hemen geçirmeye çalışmak yalnızca o duyguyu daha derinlere iter. Oysa o duyguyla kalabilmek belki sadece bir beş dakika onu tanımamıza, anlamlandırmamıza ve zamanla daha sağlıklı şekilde yönetmemize yardımcı olur. İşte bu farkındalık, asıl dönüşümün başladığı yerdir. Duygu regülasyonu, yani duygularımızı tanıyıp onlara uygun tepkiler verebilme becerisi, ruh sağlığının temel taşlarından biridir. Bu beceri doğuştan gelen bir yetenek değil; zamanla, deneyimle ve ilişkilerle gelişen bir süreçtir. Regülasyondemek, duyguları bastırmak ya da yok saymak demek değildir aksine, duyguların farkına varmak, onları tanımak ve neye ihtiyaç duyduğumuzu anlayarak kendimize iyi gelecek yolları seçebilmektir. Bazen bu, derin bir nefes almak olabilir; bazen bir arkadaşla konuşmak, bazen de sadece duygunun gelip geçmesine izin vermek… Herkesin duygularla kurduğu ilişki kendine özgüdür ve regülasyon, bu ilişkide kendimize şefkatle eşlik edebilmeyi öğrenmektir.

“HER ZAMAN MUTLU OLMAK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ”

Yaşamın içinde zorluklar olacak. Hayal kırıklıkları, kayıplar, belirsizlikler… Ama bu, sizin hasta, yetersiz ya da bozuk olduğunuz anlamına gelmez. Bu, insan olduğunuz anlamına gelir. Psikolojik sağlamlık, hep güçlü kalmak değil; düştüğünüzde yeniden kalkabilme esnekliğidir. Ve çoğu zaman bu esneklik, duygularınızı bastırarak değil, onlara yer açarak gelişir.Kendinizi kötü hissettiğinizde bunu düzeltmek zorunda değilsiniz. Sadece orada ne olduğunu anlamaya çalışın. İşte o zaman, iyi olmak artık bir hedef değil; bir sonuç olur” ifadelerine yer verdi.

Reklamı Geç

Bandirmacom İnstagram