Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bilim Kurumu “Güçlü Şüphe” Dedi, Delil Sunmadı

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’nin çorba standına ilişkin “MSG bulunduğuna dair güçlü şüpheler var” açıklaması, bilimsel veri ve analiz sunulmaması nedeniyle kamuoyunda tartışma yarattı. Açıklama, hem ilgili kurumları zan altında bırakırken hem de çorbayı tüketen öğrencilerde gereksiz bir tedirginliğe yol açtı.

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’nin çorba standına ilişkin “MSG bulunduğuna dair

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Rektörlüğü, 17 Aralık 2025 tarihinde basın mensuplarıyla bir araya gelerek üniversite faaliyetlerine ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Toplantının soru-cevap bölümünde ise bir süredir kamuoyunun gündeminde yer alan ve Bandırma Belediye Başkanı Dursun Mirza’nın da dile getirdiği “çorba standı” konusu öne çıktı.

Hatırlanacağı üzere, Belediye Başkanı Mirza, üniversite yerleşkesinde öğrencilere hizmet veren çorba standının herhangi bir gerekçe gösterilmeden kaldırıldığını, bu durumun öğrencileri mağdur ettiğini ifade etmişti. Üniversite yönetimi de söz konusu eleştirilere bu toplantıda yanıt verdi.

Rektörlük tarafından yapılan sözlü açıklamaların ardından basın mensuplarına yazılı bir metin dağıtıldı. Tartışmaların asıl odağı ise bu yazılı açıklamada yer alan ve kamuoyunda şaşkınlık yaratan bir ifadeydi. Açıklamada, çorba standında dağıtılan ürünlerde “sağlığa zararlı katkı maddeleri, özellikle MSG (Monosodyum Glutamat) bulunduğuna yönelik güçlü şüpheler olduğu” ileri sürüldü.

Burada durup düşünmek gerekiyor. Yükseköğretim kurumları, doğası gereği bilimsel verilerle konuşması gereken yapılardır. Bilimde “güçlü şüphe” kavramı, somut analizler ve kanıtlarla desteklenmediği sürece bir anlam ifade etmez. İddia ciddi, ancak iddiayı destekleyen herhangi bir laboratuvar analizi, resmi rapor ya da bilimsel veri kamuoyuyla paylaşılmış değil.

Üstelik üniversite yönetimi, açıklamalarında kurumun “Beslenme Dostu Üniversite” unvanına sahip olduğunu özellikle vurguluyor. Hal böyleyken, üniversite sınırları içerisinde dağıtıldığı iddia edilen ve sağlığa zararlı olduğu öne sürülen bir ürünle ilgili olarak neden numune alınarak analiz yapılmadığı sorusu ister istemez akıllara geliyor. Bilimsel bir yaklaşımın gereği bu değil midir?

Eğer ortada gerçek bir sağlık riski varsa, bunu ortaya koymanın yolu varsayımlar değil, laboratuvar sonuçlarıdır. Aksi halde yapılan açıklamalar, kamuoyunda “çamur at izi kalsın” algısına yol açmakta ve üniversitenin bilimsel ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır.

Görünen o ki, “çorba meselesi” üniversite yönetimini oldukça rahatsız etmiş durumda. Ancak bu rahatsızlık, iddia düzeyinde kalan ifadelerle değil, açık, net ve bilimsel verilerle giderilmelidir. Kamuoyunun ve öğrencilerin beklentisi de tam olarak budur.

Üniversite yönetiminin, bu sorulara ve eleştirilere bilimsel temellere dayanan, şeffaf ve ikna edici bir yanıt verme sorumluluğu bulunmaktadır. Aksi halde yapılan her açıklama, tartışmaları bitirmek yerine daha da derinleştirmekten öteye geçmeyecektir.

Son olarak MSG iddiası özelinde üniversite yönetimine açık bir çağrı yapmak gerekiyor. “Güçlü şüpheler” gibi muğlak ifadeler yerine, kamuoyuna bilimsel dayanaklar, analiz sonuçları ve somut veriler sunulmalıdır. Aksi takdirde bu tür açıklamalar; hem Bandırma Belediyesi’ni hem de çorba hizmetini yürütenleri zan altında bırakmakta, daha da önemlisi bu çorbayı tüketen öğrenciler üzerinde gereksiz bir tedirginlik ve güvensizlik yaratmaktadır. Sağlığı tehdit eden bir durum varsa bunun belgeleriyle ortaya konması bir zorunluluktur; yoksa iddia düzeyinde kalan söylemler, üniversitenin bilimsel sorumluluğuyla bağdaşmadığı gibi kamuoyunda da ciddi soru işaretleri doğurmaktadır.

Üniversite gibi bilimin rehberliğinde hareket etmesi gereken bir kurumdan beklenen; “şüphe” değil, “kanıt” konuşmasıdır. Aksi halde yapılan her açıklama, tartışmayı sonlandırmak yerine hem kurumsal itibara hem de öğrencilerin psikolojik rahatlığına zarar vermeye devam edecektir.