Demek ki kadın emekçilerin standlarda ürünlerini sergileyebilmek için önce banka kredisi çekmeleri gerekiyor.
Yanlış duymadınız, desteklenmek isteyen kadınların önce kasasını desteklemesi gerekiyor!
Ticaret Odası belli ki bu kez “kadın emeği” değil “kadın ekonomisi” üzerine master yapmış.
Geçen yıl Paşakent Mahallesi’nde kurulan yılbaşı pazarı, mahalle aralarında “bizimkiler yine dışarıda kaldı” dedikodularına konu olmuştu.
Bu yıl akıllılık etmişler, pazarı çarşıya taşımışlar — ama belli ki fiyatları da AVM katına çıkarmışlar.
Belki de evinde bu serüvene atılmış, vergi numarası alıp ufak bir oda kaydı bulunan ya da basit usulde çalışan kadınlar için bu rakam az buz değil. Üstelik üç günün sonunda bu parayı geri kazanabileceklerinin de garantisi yok.
Destek dedikleri şey “biz sizi çok seviyoruz ama paranız varsa” kıvamında.
Yani özetle: kadın emeği değerli ama pahalı; dayanıklılığı ise zorunlu.
Bu etkinliğe gözünü karartarak katılım sağlayanlara “Kadın Girişimciliği” değil, “Kadın Direnç Testi” sertifikası verilmeli!
Ne diyelim…
Kadın emeğine değer biçmek marifet ister ama bedel biçmek, anlaşılan bazıları için yeni bir gelir modeli olmuş.