Bir kahve zincirinin duvar tasarımını bile milli mesele haline getirebilmek, gerçekten üstün bir “hayal gücü” gerektiriyor.
Meğer Balıkesir’e düşman ordusu değil, mitoloji çizimi girmiş.
Poseidon’u kahve bardağında görünce “Yunan Tanrısı kahve içiyor, vay efendim bu CHP işi” diye heyecanlanan bir bakış açısıyla karşı karşıyayız.
Sanat, estetik, markalaşma, özgün tasarım gibi kavramlar hâlâ bazı çevrelerde egzotik sayılıyor olmalı.
ONON markası dünyadaki pek çok modern kahve zinciri gibi mitolojik figürler ve kültürel semboller kullanmış. Ama bizim Birol Bey, resme değil, rüya tabirine bakar gibi bakmış.
Poseidon elinde kahve bardağı tutuyormuş da, bu Balıkesir’e ihaneymiş.
Yani kahveyle mitolojiyi karıştırıp, üzerine biraz da siyaset köpüğü eklemiş. Ortaya “bol köpüklü bir yanlış anlamalar dizisi” çıkmış.
Bu ülkenin inanç değerleri elbette kutsaldır. Ancak her heykelden, her çizimden, her sembolden “tehdit” çıkarmak da bir meziyet sayılmamalı.
Bir Poseidon çizimiyle Yunanistan işgali arasında bağlantı kurmak, tarih bilincinden çok, “fazla yorumun yan etkisi” gibi duruyor.
Ahmet Akın’ın dedesinin İstiklâl Madalyası’ndan bahsedip, torununu “Yunan hayranı” ilan etmek… İşte bu tam anlamıyla vizyonsuzluk, hem de “soğuk kahve” kıvamında.
Balıkesir artık sanatı, kültürü, tasarımı konuşmak isterken, Birol Bey hâlâ Poseidon’un elindeki kahve bardağını dert ediyor.
Yani düşman yok, heykel var. Ama o heykeli bile savaş sebebi sanıyor.
Kısacası; Balıkesir’e Yunan Tanrıları değil, vizyon eksikliği musallat olmuş.
Kahveyi değil, anlamı karıştıran bir zihniyet bu.
Kimin kimden “işgal” altında olduğu da, artık gayet net.



