Programın temel amacının fiyat istikrarını sağlamak ve enflasyonu tek haneli seviyelere indirmek olduğunu vurgulayan Şimşek, “Program yolunda ilerliyor. Enflasyonun Merkez Bankası’nın belirlediği hedef bandı içinde kalması muhtemel” dedi.
“Harcamada disiplin sürecek, cari açık hedefin altında kalabilir”
Küresel ekonomideki dalgalanmalara dikkat çeken Şimşek, petrol fiyatlarındaki gerileme ve sıkılaşan finansal koşulların enflasyonu baskılayabileceğini ifade etti. Küresel ticaretteki belirsizliklerin büyüme ve ihracat üzerinde riskler yarattığını kaydeden Şimşek, içeride uygulanan sıkı para politikası sayesinde ithalatın daralabileceğini ve cari açığın öngörülenin altında kalabileceğini söyledi.
Büyüme tarafında aşağı yönlü risklere işaret eden Şimşek, bu yıl sıkı mali disiplinin süreceğini belirterek, kamu harcamalarında kontrollü bir yaklaşım izleneceğini dile getirdi.
“Hiçbir kriz boşa harcanmamalı”
Türkiye’nin yapısal reform ajandasına da değinen Şimşek, dijital altyapı ve yapay zekâya hazırlıkla birlikte, enerji bağımlılığını azaltacak yeşil dönüşüm yatırımlarının hızlandırılmasının hedeflendiğini söyledi. Şimşek, küresel ekonomik belirsizliklere karşı Türkiye’nin yanıtının “ihtiyatlı, sorumlu ve sürdürülebilir makroekonomik politikalar” olacağını vurgulayarak, “Her zaman yapılacak çok işimiz var; hiçbir kriz boşa harcanmamalı” ifadelerini kullandı.
“Türkiye, Batı’dan yatırım ve sipariş çekme açısından avantajlı”
Küresel ticarette yaşanan parçalanmanın dünya ekonomisi açısından risk oluşturduğunu belirten Şimşek, Türkiye’nin güçlü üretim altyapısı ve Batı ile kurduğu ticari ilişkiler sayesinde avantajlı bir konumda olduğunu söyledi. Türkiye’nin Avrupa Birliği ve çevre ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarının, ihracatın üçte ikisini güvence altına aldığını ifade eden Şimşek, “Batı ile ilişkiler bağlamında Türkiye’nin küresel değer zincirlerine entegrasyonu güçleniyor. Bu, doğrudan yabancı yatırımların artmasına ve Batı’dan siparişlerin Türkiye’ye kaymasına zemin hazırlıyor” dedi.
Asyalı firmaların da Türkiye’yi bölgesel bir üretim ve lojistik üssü olarak değerlendirebileceğine dikkati çeken Şimşek, Türkiye’nin bu alanda da cazip olduğunu söyledi.
“Türkiye, uzun vadede cazibesini koruyor”
Türkiye’nin son 25 yılda gelişmekte olan ülkeler arasında öne çıkan bir performans sergilediğini vurgulayan Şimşek, güçlü altyapısı, beşeri sermayesi ve yapay zekâya hazırlık düzeyiyle Türkiye’nin uzun vadede cazip bir yatırım merkezi olmayı sürdüreceğini kaydetti. Türkiye’nin 54 ülkeyle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarına dikkat çeken Şimşek, “Büyük resme bakıldığında, Türkiye’nin küresel ticaretteki konumunu koruduğunu ve geliştirdiğini görmek mümkün” diye konuştu.
Dünya Bankası ile işbirliği güçleniyor
Dünya Bankası ile ilişkilerin geldiği noktaya değinen Şimşek, Banka’nın Türkiye’ye olan taahhüdünü üç yıl içinde 17 milyar dolardan 35 milyar dolara çıkardığını hatırlattı. Türkiye’nin reform öncelikleri ile Dünya Bankası’nın odak alanlarının örtüştüğünü belirten Şimşek, “Yeşil dönüşüm, dijital altyapı ve verimlilik artışı gibi konularda Dünya Bankası ile teknik bilgi paylaşımı ve finansman desteği açısından güçlü bir işbirliğimiz var” dedi.
Savunma sanayinde Avrupa’ya mesaj
Avrupa Birliği’nin önümüzdeki dört yıl içinde planladığı 800 milyar avroluk savunma harcamasına da değinen Şimşek, Türkiye’nin bu alandaki endüstriyel kapasite ve yetkinliğiyle, Avrupa’nın savunma ihtiyaçlarını karşılayabilecek ülkeler arasında yer aldığını ifade etti. Şimşek, bu alanın Türkiye açısından önemli bir büyüme ve işbirliği fırsatı sunduğunu kaydetti.
Programın temel amacının fiyat istikrarını sağlamak ve enflasyonu tek haneli seviyelere indirmek olduğunu vurgulayan Şimşek, “Program yolunda ilerliyor. Enflasyonun Merkez Bankası’nın belirlediği hedef bandı içinde kalması muhtemel” dedi.
“Harcamada disiplin sürecek, cari açık hedefin altında kalabilir”
Küresel ekonomideki dalgalanmalara dikkat çeken Şimşek, petrol fiyatlarındaki gerileme ve sıkılaşan finansal koşulların enflasyonu baskılayabileceğini ifade etti. Küresel ticaretteki belirsizliklerin büyüme ve ihracat üzerinde riskler yarattığını kaydeden Şimşek, içeride uygulanan sıkı para politikası sayesinde ithalatın daralabileceğini ve cari açığın öngörülenin altında kalabileceğini söyledi.
Büyüme tarafında aşağı yönlü risklere işaret eden Şimşek, bu yıl sıkı mali disiplinin süreceğini belirterek, kamu harcamalarında kontrollü bir yaklaşım izleneceğini dile getirdi.
“Hiçbir kriz boşa harcanmamalı”
Türkiye’nin yapısal reform ajandasına da değinen Şimşek, dijital altyapı ve yapay zekâya hazırlıkla birlikte, enerji bağımlılığını azaltacak yeşil dönüşüm yatırımlarının hızlandırılmasının hedeflendiğini söyledi. Şimşek, küresel ekonomik belirsizliklere karşı Türkiye’nin yanıtının “ihtiyatlı, sorumlu ve sürdürülebilir makroekonomik politikalar” olacağını vurgulayarak, “Her zaman yapılacak çok işimiz var; hiçbir kriz boşa harcanmamalı” ifadelerini kullandı.
“Türkiye, Batı’dan yatırım ve sipariş çekme açısından avantajlı”
Küresel ticarette yaşanan parçalanmanın dünya ekonomisi açısından risk oluşturduğunu belirten Şimşek, Türkiye’nin güçlü üretim altyapısı ve Batı ile kurduğu ticari ilişkiler sayesinde avantajlı bir konumda olduğunu söyledi. Türkiye’nin Avrupa Birliği ve çevre ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarının, ihracatın üçte ikisini güvence altına aldığını ifade eden Şimşek, “Batı ile ilişkiler bağlamında Türkiye’nin küresel değer zincirlerine entegrasyonu güçleniyor. Bu, doğrudan yabancı yatırımların artmasına ve Batı’dan siparişlerin Türkiye’ye kaymasına zemin hazırlıyor” dedi.
Asyalı firmaların da Türkiye’yi bölgesel bir üretim ve lojistik üssü olarak değerlendirebileceğine dikkati çeken Şimşek, Türkiye’nin bu alanda da cazip olduğunu söyledi.
“Türkiye, uzun vadede cazibesini koruyor”
Türkiye’nin son 25 yılda gelişmekte olan ülkeler arasında öne çıkan bir performans sergilediğini vurgulayan Şimşek, güçlü altyapısı, beşeri sermayesi ve yapay zekâya hazırlık düzeyiyle Türkiye’nin uzun vadede cazip bir yatırım merkezi olmayı sürdüreceğini kaydetti. Türkiye’nin 54 ülkeyle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarına dikkat çeken Şimşek, “Büyük resme bakıldığında, Türkiye’nin küresel ticaretteki konumunu koruduğunu ve geliştirdiğini görmek mümkün” diye konuştu.
Dünya Bankası ile işbirliği güçleniyor
Dünya Bankası ile ilişkilerin geldiği noktaya değinen Şimşek, Banka’nın Türkiye’ye olan taahhüdünü üç yıl içinde 17 milyar dolardan 35 milyar dolara çıkardığını hatırlattı. Türkiye’nin reform öncelikleri ile Dünya Bankası’nın odak alanlarının örtüştüğünü belirten Şimşek, “Yeşil dönüşüm, dijital altyapı ve verimlilik artışı gibi konularda Dünya Bankası ile teknik bilgi paylaşımı ve finansman desteği açısından güçlü bir işbirliğimiz var” dedi.
Savunma sanayinde Avrupa’ya mesaj
Avrupa Birliği’nin önümüzdeki dört yıl içinde planladığı 800 milyar avroluk savunma harcamasına da değinen Şimşek, Türkiye’nin bu alandaki endüstriyel kapasite ve yetkinliğiyle, Avrupa’nın savunma ihtiyaçlarını karşılayabilecek ülkeler arasında yer aldığını ifade etti. Şimşek, bu alanın Türkiye açısından önemli bir büyüme ve işbirliği fırsatı sunduğunu kaydetti.